Alman güvenlik güçlerinin sızmalara karşı tüm önlemleri alması gerekiyor

IŞIN TOYMAZ

STUTTGART/BERLİN – Almanya’da güvenlik birimlerine bazı sızmaların olduğu yolundaki idialar ve tartışmalar, yeni boyutlar kazanıyor. Sol Partili siyasetçi Hakan Taş, Alman polis teşkilatına Erdoğan ve Gülen yanlısı Türk kökenli polislerin sızdığı iddialarının ciddiye alınmasını ve araştırılmasını istedi.

Berlin Eyalet Parlamentosu Sol Parti Milletvekili ve Meclis Grubu Güvenlik ve İçişleri Politikaları Sözcüsü Taş, HAFTA.eu‘ya yaptığı açıklamada Türk kökenli polis memurları arasında aşırı milliyetçi, Erdoğancı ya da Gülen yanlıları olduğu yönündeki söz konusu iddialarının iyice araştırılması gerektiğini kaydetti.

Hakan Taş

Avrupa’da ırkçılığın tırmandığına dikkat çeken Hakan Taş, AfD gibi sağ popülist partilerin parlamentolarda güçlendiği bir dönemde Alman polis teşkilatındaki göçmen kökenli polis adaylarının anonim bir mesajla itham edilmesinin ve bunun kamuoyunda büyük yankı yaratmasının manidar olduğunu söyledi. Taş şu açıklamalarda bulundu:

“Herşeyden önce, Berlin Polis Teşkilatı’na ilişkin iddialar var mı, var. Ancak polis akademisinde yapılan incelemeler bu iddiaları doğrulamadı. Örneğin suç işleyen, sabıkalı büyük Arap ailelerin mensuplarının teşkilatta yer aldığı yönündeki iddialar asılsız çıktı. Ancak ortaya atılan her iddia ciddiye alınmalı ve incelenmelidir. Polis adayları, güvenlik testleri başta olmak üzere, bir dizi önemli testten geçiriliyor. Türk kökenli polis memurları arasında aşırı milliyetçi, Erdoğancı ya da Gülen yanlıları olduğu iddiaları da elbette iyice araştırılmalıdır. Aşırı Türk milliyetçisi oldukları ileri sürülen polis memurlarının Kürtlerin eylemlerinde katı tavır sergiledikleri ve orantısız güç kullandığı da iddialar arasında. Mutlaka bu suçlamalar değerlendirilmeli.

“EK PERSONEL İHTİYACI VE POLİS EĞİTİMİ KALİTESİ”

Gerçek şu ki sadece Berlin’de değil, Almanya genelinde polis teşkilatında yetersiz kadro sorunu var. Ek personele ihtiyaç var. Ayrıca herşeyden önce Alman polis akademilerindeki eğitimin son dönemde kötüleşip kötüleşmediği de büyüteç altına alınmalıdır. Avrupa’da sağ popülistlerin yükselişine paralel Almanya’da sağın da sağındaki parti AfD’nin 92 milletvekilini Alman Meclisi’ne sokmasının hemen ardından göçmen kökenli polislerin zan altında bırakılmaları çok manidar. Kurumlardaki ırkçılıkla sıkı bir mücadele gerekiyor. Aşırı sağcılar Almanya’daki hemen bütün kurumlarda varlık gösteriyorlar. Bence temel sorun kurumsal ırkçılık. Esas bu sorunun üzerine ciddiyetle eğilmek gerekiyor. Siyasi partilere de büyük iş düşüyor. Skandal haline getirerek değil, sorunların üzerine giderek mücadele şart.”

“TÜRK ÖĞRENCİLER DOMUZ GİBİ TERBİYESİZ VE APTAL“

Alman kamuoyunun da merakla takip ettiği Berlin Polis Akademisi ile ilgili şaşkınlık verici ithamlar, polis teşkilatının telesekreterine şu anonim mesajın bırakılmasıyla su yüzüne çıkmıştı: “Türk ve Arap öğrencilerin yarısı domuz gibi terbiyesiz ve aptal.”

Hemen ardından teşkilata polis akademisi eğitmeni olduğunu iddia eden bir diğer kişi tarafından imzasız gönderilen mektupta da “teşkilatın suçlu, sabıkalı büyük  Arap aileler tarafından ele geçirildiği” suçlamaları yer almıştı.

Spandau’daki polis akademisi öğrencileri arasında antidemokratik dünya görüşüne sahip, Türk milliyetçilerininin yer aldığı yünündeki suçlamalara hedef olan Berlin Polis Akademisi’nden bir eğitmenin ise “Kürt gösterilerinde koyu Erdoğan taraftarı polisler görev aldığında, bu iş ne derece iyi gider, bunu bilemiyorum” sözleri de kamuoyuna yansımıştı. Adının açıklanmasını istemeyen bir diğer eğitmenin ise “Türk kökenli polis adayları arasında Erdoğan taraftarlarının olduğu bir gerçek. Bunu ben kritik bir durum olarak görsem de ilgili makamlar bunu ifade özgürlüğü olarak niteleyip, sabır gösteriyorlar” ifadeleri de çeşitli iddialar arasında bulunuyor.

Söz konusu polis memurunun ifadeleri arasında, genelleme yapılamasa da tek tek öğrencilerde disiplin, dakiklik ve düzen sorunu olduğu şeklinde ithamlarda bulunuyor ve “Eğer eğitmenler, öğrencilerine bu konularda baskı yapamayacaksa, o zaman endişe duymak lazım” ifadeleri dikkat çekiyor.

Polis akademisi öğrencileri ise basına şiddet ve ırkçı nefret sorununa ilişkin açıklama yapmaktan  kaçınırken, öğrenciler olumsuz haberlerin göçmen kökenli polislerin durumunu daha da zorlaştıracağını söylüyorlar.

“ALMANYA SOKAKLARI CEHENNEME DÖNER“

Öte yandan Alman basınında yer alan haberlere göre Berlin Polis Akademisi’nin eğitmenleri, mezunlarda kalitenin düştüğünü, özellikle son dönemde atış talimlerinde  öğrencilerin neredeyse komple sınıfta kaldıklarını  belirtiyorlar. Siyaset eğitimi ve tarih dersleri konusunda öğrencilerin yetersiz bilgiye sahip olduklarını vurgulayan bir eğitmenin şu sözleri ise oldukça endişe verici:

“En az silah kullanmayı bilmek kadar önemlidir bu dersler. Daha silahı doğru dürüst kullanmayı bilmeyen bir öğrenci, siyaset bilimi ve tarih konularında da eksik olunca, birkaç sene içinde Almanya sokakları cehenneme döner.”

İthamlardan bir diğeri de, polis teşkilatının içinde özellikle Türk ve Arap kökenli öğrencilerden oluşan çetelerin yuvalanması oldu. Berlin Polis Teşkilatı’ndan yapılan açıklamaya göre, bunlar kanıtlanmasa da ciddi bir kuşku ortama egemen olmuş durumda.

Tüm bu suçlamalara karşılık, polis akademisinden bir eğitmen ise göçmen kökenli polislere arka çıkarak “Süper performans gösteren birçok göçmen kökenli öğrencimiz var. Alman öğrenciler arasında da Almancayı kötü konuşan ve düşük seviyeli öğrenciler var. Böyle bir konunun gündeme getirilmesi kimseye hizmet etmez” dedi.

Berlin Polis Teşkilatı da tüm suçlamaları “asılsız“ ve “gerçek temellere dayanmıyor“ gerekçeleriyle geri çevirdi.

EMNİYET MÜDÜRÜ SUÇLAMALARI REDDETTİ

Öte yandan Berlin Emniyet Teşkilatı Başkanı Klaus Kandt suçlamaları geri çevirerek, göçmen kökenli polis eğitimine devam edeceklerini vurguladı.

Berlin Polis Teşkilatının, emekli olacak polis sayısının önümüzdeki dönemde artacağı kaygısıyla, hızla polis akademisi öğrenci sayısını yükseltmeye çabaladığı, dikkat çeken noktalar arasında yer alıyor.  Polis Akademisi giriş sınavlarına, Almanya’nın eğitim sistemindeki en düşük seviyedeki orta dereceli okulu “Hauptschule” diploması yeterli oluyor.

Fotoğraf: Mustafa Temel