Tuhaf bir sabır ve Yeşil politikacı Gönül Eğlence’den cesur sorular

IŞIN TOYMAZ

ESSEN/STUTTGART – Federal Almanya’da kendisine “Reichsbürger” diyen, yani Almanya Federal Cumhuriyeti’ne karşı olan, Hitler dönemindeki Alman İmparatorluğu vatandaşı olduğunu ileri süren yaklaşık 15 bin kişi yaşıyor.

Bunlar Federal Almanya kimliklerini tanımıyorlar. Ehliyetlerini kullanmıyorlar. Alman İmparatorluğu hüviyetleri, pasaportları ve ehliyetleri taşıyan “Reichsbürgerler”, mahkeme kararlarından ve vergi yükümlülüklerinden kaçınmak için de sık sık geçerli olmayan belgelerini öne sürüyorlar.

Homojen olmayan bu “İmparatorluk Vatandaşları” grubu, kendi içinde de, tıpkı tarikatlarda olduğu gibi farklı gruplara ayrılıyor. En bilinenler “Reichsbürger” (İmparatorluk Vatandaşları), “Reichsregierung” (İmparatorluk Hükümeti), “Staatsangehörige des Freistaates Preußen” (Prusya Hür Devleti Vatandaşları), “Selbstverwalter” (Kendini Yönetenler) ya da  “Natürliche Personen” (Doğal Kişiler) olarak öne çıkıyor.

Nazi dönemindeki Yahudi katliamını inkâr eden Reichsbürgerler, ırkçı ideolojiye yakınlıklarıyla biliniyor. Almanya’da 1980’li yıllarda başlayan Reichsbürger Hareketi 2010 yılında tırmanışa geçerken, 2013 yılından bu yana ise militanlaştı. Federal Kriminal Dairesi 15 bin kişiye yakın olan Reichsbürgerlerden 800’ünü ırkçı olarak açıklarken, işledikleri 13 bin suçtan 750’sini ise şiddet içerikli olarak tanımlıyor.

700’DEN FAZLA REİCHSBÜRGER’E SİLAH RUHSATI VERİLDİ

Rejim karşıtı, Federal Almanya’yı tanımadığını ilan eden bu harekete Almanya’nın neredeyse 30 yıldan bu yana neden tahammül gösterdiğini Birlik’90/Yeşiller partili siyasetçi Gönül Eğlence’ye sorduk. Yeşiller Essen Teşkilat Başkanı ve NRW Yönetim Kurulu Üyesi olan Eğlence, partisinin bir süre önce Federal Alman İçişleri Bakanlığı’na konuya ilişkin soru önergesi verdiğine işaret ederek “Takipteyiz” yanıtını verdi.

İçişleri Bakanlığı bir açıklama yaparak Almanya’da 700’den fazla kendisine Reichsbürger denen ırkçıya silah ruhsatı verildiğini duyururken, Yeşil siyasetçi Irene Mihalic de, Alman hükümetini “tehlikenin farkında olmamakla” ve “güvenlik rizikosunu hafife almakla” suçladı.

Bütün bu gelişmelerin “hiç de hayra alamet olmadığını” hatırlatan Yeşil politikacı Gönül Eğlence’nin açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“ALMAN İSTİHBARATI, TEHLİKEYİ TANIMLAMIYOR“

“Bu konuyla ilgili en büyük sorun Reichsbürgerlerin faaliyet göstermesi, ama iç istihbarat tarafından tehlikenin tanımlanmaması. Almanya Federal Cumhuriyeti devletini tanımamak anayasayı da tanımamak demektir.

İslamcı terör ne demekse, Amerika’yı tanımamak ne demekse, Alman Federe Devletini tanımamak ne demekse, Reichsbürger Hareketi de o anlama geliyor. Yıllardır iç istihbarat tarafından büyüteç altına alınmadılar. Ocak 2017 yılından bu yana ilk kez gözetim altına alınmaya başladılar. Bavyera ve Saksonya’daki silahlı saldırı sonucu çatışmaya girildikten sonra konu Yeşiller tarafından gündeme getirildi. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere bir talimat vererek, Reichsbürgerlerin sadece Kuzey Ren Vestfalya ve Saksonya eyaletlerinde değil Almanya çapında istihbarat tarafından büyüteç altına alınmasını istedi.

“AŞIRI SAĞ TERÖRİZMİ KAVRAMINI KULLANMIYORLAR“

Bu, büyük bir skandal aslında. ‘Aşırı sol terörizm’ kavramını her fırsatta kullanırken, ‘aşırı sağ terörizm’ kavramını kullanmıyorlar. Üstüne bir de silah ruhsatı vererek, silahlanmalarına göz yumuyorlar. Almanya’da Mölln, Rostock gibi birçok kentte ırkçı kundaklamalarla göçmenler katledildi. Devamında yıllarca ırkçı yeraltı terör örgütü NSU’nun  katliamlarını hep birlikte izledik. NSU davasının durumu da ortada. Irkçı cinayetler 3 kişilik NSU hücresinin yıkılarak, hesap vermekten kurtulmaya çalışıyorlar. Federal Almanya’yı tanımadığını bas bas bağıran, rejim karşıtı olan ve hatta kendi kimliklerini kullanan Reichsbürgerler ise utanç verici bir şekilde elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşıyorlar.

“ONLARA GÖRE ALMANYA HÂLÂ SAVAŞ HALİNDE“

Onlara göre Almanya hâlâ müttefik ülkelerin işgali altında. Ne vergi ödüyorlar ne de Alman vatandaşı olarak sorumlulukları kabul ediyorlar.  Yani açıkçası Almanya’da sıkı bir sağ terörizm var. Yıllarca iç istihbaratı tarafından göz yumulan bir sağ terör var. NSU ile bu iş bitmiyor. İslamcılarda Selefileri nasıl tehlike olarak görüyorsak en az onlar kadar Reichsbürger de tehlikeli. 13 bin Reichsbürger’in ne kadarı silahlı bunu tam olarak bilmek de mümkün değil. Silahlanıyorlar. Yeşiller olarak silah yasasını daha da sertleştirmek istiyoruz.

“TÜRKLERİN ALMANYA’YA GÜVENİ SARSILDI“

Eskiden genel anlamda Türkler tarafından Almanya’ya hiçbir ülkeye olmadığı kadar büyük güven vardı. Türkiye kökenliler Alman devletine ve anayasasına güveniyordu. NSU cinayetleri ve davanın işleyişi bu güveni sarstı. Bu güveni, Reichsbürger gibi grupların üstüne giderek ve NSU’nun kökenini aydınlatarak tekrar sağlayabilirsiniz. Bu Federal Almanya için çok önemli. İşleyen bir demokrasi olduğunu iddia edip Almanya’nın bu denli açık vermesi hayret verici.

Bakın “Osmanlı Torunları” var mesela. ABD’de de var, komplo teorilerine kendilerini adamış, o yönde insanlar. Örgütlüler. Almanya’da Reichsbürgerlerin köyleri bile var. Polisi bile tanımıyorlar. Anarşist bir şekilde, devletin gücü dışında özgürce yaşam sürdüren tipler bunlar. İç istihbarat bunların içinde sadece 700 civarını aşırı sağcı olarak tanımlıyor. Yani Almanya hâlâ direniyor. Geri kalanını daha az tehlikeli değerlendiriyor. Sonuçta anayasayı tanımıyorlar. Daha ne olsun? Bu grubu, kendini Osmanlı Torunları olarak tanımlayan grupla kıyaslamak makul bence. Bunlar da ‘Hitler Torunları’ adeta.”