Hasret Gültekin, Sivas acısı ve büyük hasretimiz için bir müzikal

HÜSEYİN İŞLEK

Hazırlıkları yaklaşık üç yıl süren “Hasret Gültekin – Türkü Müzikali” projesinin dünya prömiyeri Berlin’deki ATZE Musiktheater’de coşkulu bir katılım eşliğinde gerçekleştirildi. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nde katledilen çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, sanat emekçisi ve düşünürden biri olan Hasret Gültekin, kendisi için yazılmış özgün bir türkü müzikaliyle Almanya’nın başkentinde anıldı. Oyunun dünya prömiyeri büyük ilgi topladı.

Şirin Aktemur’un yazıp yönettiği Türkü Müzikali’nin müzik tasarımını Mert Kılıç üstlendi. Mert Kılıç müzikalde oyuncu, ses sanatçısı kimliğiyle olduğu kadar bağlamasıyla da büyük takdir topladı. Oyunun ışık ve görüntü tasarımı Alper İşmen’e, ses ve teknik düzeni Düzgün Ayyıldız’a, genel koordinatörlüğü ise Özgür Özkan’a aitti. Dekor uygulaması Tuncay-Fatoş Şahiner, kostüm uygulaması Haşim Ucay ve zeybek koreografisi de Koray Yiğit tarafından gerçekleştirdi.

Hasret Gültekin, Madımak Otelinde 33 aydınla katledilmiş bir ozan. 22 yaşına bin ömrü sığdırıp parlayan bir aydın müzisyen iken, o yangında yarım bırakılmış bir hayat… Hasret Gültekin yaşasaydı, gerçi sevdiklerinde ve eşi Yeter Gültekin’de her şeyiyle yaşamayı sürdürüyor ama, bugün 47 yaşında olacaktı. Bu kadar çok şeyi kısacık ömrüne sığdırmayı başaran bir ozan, kim bilir daha neler üretecekti bizler için? Ondan göremediklerimizin ve dinleyemediklerimizin hepsinin boyun borcu onu katledenlerindir…

Oyunun yazarı ve yönetmeni Şirin Aktemur ve Hasret Gültekin’in değerli eşi Yeter Gültekin’le birlikte izlediğimiz Tiyatro28’in organizasyonu bu oyun, Hasret Gültekin’le bir buluşmaydı aslında. Onun, gittiği yerden memleketiyle, bağlamasıyla, türküleriyle, o dev ömrüne sığdırdığı eserleriyle sevenlerinin buluşması. Müzikal, bugün de hâlâ süren dünya yangınına tepki niteliğinde bir ses, bir soluk. “Bir insan ömrünü neye vermeli?” sorusunu sorduran yarım bırakılmış hayatlara uzanan bir yanıt…

KEMAL KOCATÜRK: HER YÖNÜYLE SARSICI

Müzikalin hemen ardından oyuncu ve yönetmen Kemal Kocatürk, duygu ve düşüncelerini bizimle paylaştı:

“Bu ‘Hasret’ oyunu, beni özelde çok sarstı. Belki konu benim için çok hassas bir yerde duruyor, onun için olabilir. Ama profesyonel açıdan da baktığımda, genç meslektaşlarım son derece temiz ve özenli bir iş ortaya koymuşlar. Belgesel oyun yapmak oldukça zor bir iştir. Hele hele Hasret Gültekin üzerine, Sivas katliamı üzerine… Çünkü bu yara hâlâ kapanmamış bir yara. Ozanlar diyarı diye anılan, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı o güzelim kentte, kimi diri diri insanları yaktı, kimi de bu duruma seyirci kaldı. Neresinden bakarsanız bakın, müthiş bir utancın, müthiş bir acının içerisinde kahrolduğumuz, yakın tarihimizin en vahşi katliamına tanıklık ettiğimiz bir belgesel oyun izledik. Son derece sarsıcı sahnelerin olduğu, ustaca örülmüş bir örgü ve neredeyse kimseyi rahatsız etmeden 2 saat boyunca önümüzde salınan ve de ‘Hasret’i canlandıran, bunu yaparken de duru bir şekilde, güzel sesiyle, bağlamasıyla bizi yerimize mıhlayan bir adam vardı ve adı da Mert Kılıç idi. Madımak Oteli’nde yakılan 33 candan birini önümüzde canlandırırlarken ülkemin yöneticilerinin hâlâ aynı aymazlıkla durduklarını bize bir kez daha göstermiş oldular. Bunu yaparken de umudu nasıl besleyeceğimizin adını, kinsiz, öfkesiz bir şekilde önümüze serdiler. Oyunu kurgulayan ve yöneten sevgili kardeşim Şirin Aktemur’un gıyabında tüm ekibi kutluyor ve hepsinin terli alınlarından öpüyorum.”

Fotoğraflar: Hüseyin İşlek