Nadia Murad’ın terapisti Jan İlhan Kızılhan’ın uyarıları

IŞIN TOYMAZ

STUTTGART – Nobel Barış Ödülü’ne bu yıl Kongolu doktor Denis Mukwege ile birlikte Iraklı Ezidi Nadia Murad da layık görüldü. Ödülü “tüm Ezidiler, Iraklılar, Kürtler, azınlıklar ve cinsel şiddet mağdurlarıyla” paylaştığını açıklayan Nadia Murad kimdir?

Almanya’ya nasıl geldi?

Ağustos 2014’te Kuzey Irak’taki Sincar kenti yakınlarında bulunan Koço köyünden kaçırılan ve  uzunca bir süre IŞİD tarafından rehin tutulup ve tecavüze uğrayan Nadia Murad tüm bu kâbustan sonra nasıl oldu da  2016 yılında Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi seçildi?

Yine aynı yıl içinde Ezidi kadınların durumuna dikkat çekmek için gösterdiği çabalar nedeniyle Lamiya Ayi Başar ile birlikte Saharov Ödülü’ne layık görüldü. Şimdi de Nobel Barış Ödülü’nün sahibi oldu.

Peki, tüm bu güzel şeylerin olabilmesi için Murad’ı kim cesaretlendirdi, ruhsal iyileşme yolunda kim eşlik etti, en önemlisi de Almanya’ya gelebilmesi için hazırlanan raporda kimin imzası var?

Uluslararası alanda “Kültürlerarası Psikiyatri ve Travmatoloji” uzmanı Prof. Dr. Dr. Dr. Jan İlhan Kızılhan ve ekibi.

Villingen-Schwenningen’deki Baden Württemberg Kooperatif Devlet Üniversitesi Ruh ve Sinir Hastaları ve Bağımlılarla  Sosyal Çalışmalar Öğretim Dalı Başkanlığını sürdüren Kızılhan, 2015 yılından bu yana Murad’a terapilerinde eşlik ediyor, ekipteki doktorlarla durumu hakkında değerlendirmelerde bulunuyor, yol gösteriyor. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler’de de uzman olarak görev yapan Kızılhan, Iraklı Ezidi Nadia Murad’ın Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmesinin önemli bir mesaj taşıdığına işaret ediyor. Nadia Murad’ın Türkiye kökenli terapisti Kızılhan ile azınlıklar, cinsel şiddet mağdurları, göç ve elbette Murad üzerine konuştuk.

– Nobel Barış Ödülü sahibi Nadia Murad ile nasıl tanıştınız?

JAN İLHAN KIZILHAN – Baden Württemberg eyaletinin Kuzey Irak’taki Ezidi kadınlara ve kız çocuklarına yönelik projesi  çerçevesinde tanıştım. Bu proje 95 milyon avro bütçeye sahip.

Biliyorsunuz, tıpkı bizdeki gibi, yani Türkiye’deki gibi o bölgede de tecavüze uğrayan kızların ve kadınların namus meselesi yüzünden kabul edilmeme durumu vardı. Baden Württemberg eyalet hükümeti 2014 yılında kuruduğu ekibin başına beni getirdi. O tarihte bölgeye gittim. Tam bin 403 hastayla görüştüm. Şiddet görmüşlerdi, ağır travmaları vardı. Rapor yazıyordum. Bir kısmının Almanya’ya gelmelerini onaylıyordum. Nadia Murad’ı ise 2015’in başında görmüştüm. Bir çadırda acı içinde kıvranıyordu. Çok ağlıyordu. Kâbuslar görüyordu. IŞİD’in üç ay süren tutsaklığı sonrası ona doktor olarak refakat etmeye başladım. Bu genç kadın IŞİD teröristleri tarafından seks kölesi haline getirilmiş, tecavüz edilmiş, eziyet görmüştü.

ÖDÜL HER KESİMİ ONURLANDIRIYOR

– Nadia Murad’ın şansı, ki buna şanssızlık içinde şans demek daha doğru olur, bir kere iyi gitmiş ve IŞİD’in elinden kurtulmuş. Peki Almanya’ya nasıl gelmiş?

JAN İLHAN KIZILHAN – Nadia Murat, Almanya’nın Ezidi kontenjanı çerçevesinde buraya gelebildi. Baden Württemberg eyalet hükümetinin yardım önerisi kapsamında Kuzey Irak’taki bin Ezidi kadın bölgeye getirildi ve koruma altına alındı. Bu nedenle Nobel Barış Ödülü aynı zamanda Baden Württemberg hükümeti adına da onur verici bir ödüldür. Nihayetinde eyalet hükümetinin girişimleriyle Nadia Murad bu önemli ödülü alabildi ve iyileşmesinde başarı kaydedebildi. Benzer durumdaki kadınların sesi olabildi. 

Nobel Komitesi Murad’a “cinsel şiddetin savaş ve silahlı çatışmalarda bir silah olarak kullanılmasını sona erdirmek için gösterdikleri çabalar” nedeniyle ödülü layık gördü.  Komite cehennemin içinden geçip giden bu Ezidi genç kıza, Murad’a nasıl ulaşabildi?

JAN İLHAN KIZILHAN – Ben aynı zamanda Birleşmiş Milletler bünyesinde soykırım ve travmatoloji uzmanıyım. 2015 yılında Nadia’yı BM’e bir konuşmak yapması için önerdim. O ciddi travmalara rağmen Nadia çok güçlüydü. “Susmak istemiyorum” diyordu. “Şerefini, namusunu kaybeden ben değilim” diyordu. Birlikte Birleşmiş Milletler’e gittik. Diplomatlar Nadia konuşurken gözyaşlarına hakim olamadı. Hepsi ağlamaya başladı. Yetkililer o dönemde öyle etkilendiler ki, Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi seçildi. Nadia, insan tacirlerinin elinden kurtulanlar için angaje oldu. Ezidi halkını, kadının en iyi şekilde temsil eden harika bir kadın o.

HÂLÂ PANİK İÇİNDE

– Nadia Murad’ın doktoru olarak sizce Nobel Barış Ödülü onun için ne ifade ediyor?

JAN İLHAN KIZILHAN – BBC ile de röportaj yaptık. Ödül ile adaletin tecelli ettiğini düşünüyorum, dedim. Size de aynısını söylüyorum. Nadia’nın ve onun durumundakilerin  başına gelenleri kimse bilmiyordu.

Nadia tarihi bir figür oldu ister istemez. Hem Ezidilerin hem de cinsel istismara uğrayan, ama kaderine razı gelmeyen kadınların sembolü oldu. Bu ödülü nasıl taşıyabilir, nasıl kaldırabilir bilemiyorum. Ancak esas şimdi daha fazla desteklemek gerek. Travmatik bir kişiden söz ediyoruz. Bu ödül onun mücadelesini onurlandırdı ama iyileşmesini sağlamaz. Travmatik hastalar hiçbir zaman iyileşmezler ancak semptomlar kontrol altına alınabilir. Nadia hâlâ aniden panik yaşıyor. Gece fırlıyor, IŞİD teröristleri geliyor sanıyor. Durumu ile ilgili Nadia’nın doktorlarıyla görüşüyorum. Sürekli bilgi ve fikir alışverişindeyim.

– Peki Ezidiler açısından bu ödül ne anlama geliyor

JAN İLHAN KIZILHAN – Nobel Ödülü, terörle mücadele için önemli bir mesaj veriyor. Cehenneme gidip dönen kadınları onurlandırıyor. Bu ödülün dünya kamuoyu nezdinde Kuzey Irak’taki kadınların dramını gün ışığına çıkardığını düşünüyorum. Orada mücadele edenlerin, angaje olanların doğru yolda olduğunun kanıtı. Ezidilerin asıl merkezi ise Türkiye’dir. Ancak Ezidilerin soyu tükenmek üzere. Bu ödülün Nadia Murad ve nezdinde diğer cinsel şiddet görmüş kadınların psikolojilerini rahatlatan bir etkisi olduğunu düşünüyorum.

Nobel Barış Ödülü, dünyanın onu duyduğunu gösteriyor. Ezidilerin soykırımına işaret eden, adaleti davet eden bir yönü de var. Türkiye’de Ezidiler neden artık kalmadı, o soruyu da ister istemez gündeme getirmiş oldu. 2014’ten önce kimse Ezidi’nin kim ve ne olduğunu bilmiyordu. Bir toplum kayboluyor. Ortak hafızanın bir parçası yok oluyor.

– Nobel Barış Ödülü konusunda Nadia Murad’a ne gibi telkinleriniz olacak?

JAN İLHAN KIZILHAN – Nadia Murad’a yeni durumda psikolojik destek vermeye devam edeceğim.

ALMANYA’DA YABANCI KORKUSU DERİN

– Dünya üzerinde mültecilere yönelik kaygı verici boyutlarda önyargı ve öfke var. Sığınmacılara tepki duyanlara ne söyleyeceksiniz?

JAN İLHAN KIZILHAN – Evet ne yazık ki dünya üzerinde çok ciddi boyutlarda önyargı hâkim. Ancak bu önyargıları bazı siyasi gruplar, partiler ön plana çıkarıyor. Örneğin Almanya’daki sağ popülist parti Almanya için Alternatif (AfD). Oysa dönüp baktığımızda Almanya’da yaşayan mültecilerin yüzde 99’u şiddet kullanmayan, uyum sağlamış kişiler. Konuşulan sadece yüzde 1’dir belki. Öyle görünüyor ki sorunun asıl kaynağı Almanların onlarca yıllardır taşıdığı “yabancı” korkuları. Hâlâ bu korkuları aşamamışlar. Almanya kendi travmaları ile baş edememiş. Din savaşlarının etkisi var. Son 50 yıldır Almanlar bu sorunu hep yaşıyor. Hepimiz birbirimize bağlıyız. Bizi birbirimize  bağlayan empatidir. Nadia’nın hikayesini duyduğumuzda hepimiz acı çekmiyor muyuz? Hepimiz ağlamıyor muyuz? İnsanları din, siyasetin çok üstünde birbirine bağlayan çok şey var. Ancak biz daha konuşmadan birbirimizden korkuyoruz. Korku yükseldikçe faşizm kazanır.

– Siz bir psikoloğun karşılaşabileceği en ağır vakalarla sürekli iç içesiniz. Terör kurbanları, tecavüz ve şiddet kurbanları. Kendinize bir psikolog olarak neden böyle zor bir yol seçtiniz?

JAN İLHAN KIZILHAN – Annem 83 yaşında. Ben psikoloji öğrenimi görürken hep soruyordu sen neden bu dalı seçtin diye. Ne yaptığımı merak ediyordu. Hatta sık sık şaka da yapıyordu işimle ilgili.  Daha sonra Bosna’dan, Afrika ülkelerinden gelen kadınların hikâyelerini duyunca anladı. Güç sahibi olmak isteyenlerin hep kadınlar üzerinde şiddet uyguladığını anneme anlattım.  Bugün ise “Oğlum iyi ki de psikolog oldun” diyor. Diğer taraftan araştırmacıyım. 180 araştırmam var. Şiddet gören insanlar hangi güçle yeniden ayağa kalkıyorlar. Onları yeniden hayata bağlayan içindeki güç noktaları neler,  ne tür güçler bulunuyor içlerinde, işte bunları araştırıyorum. Tüm bu cevapları bulursam ve insanlara yardım edebilirsem ne mutlu bana. Kendimi hayat boyu da araştırmacı olarak görmeye devam edeceğim.

EMPATİNİN ASIL ANLAMI

– Binlerce, en karanlık, en acı yaşanmışlıkları duyduktan sonra geceleri nasıl uyuyorsunuz? Ya da uyuyabiliyor musunuz?

JAN İLHAN KIZILHAN – Siz nasıl uyuyorsunuz? Eminim ki gazeteci olarak siz de çok ağır şeyler görmüş ve dinlemişsinizdir. Nasıl başa çıkıyorsanız biz de öyle başa çıkıyoruz. Yoksa devam edemeyiz.  Ben geceleri uyuyabiliyorum. Eşim var, çocuklarım var, kitaplar yazıyorum. Empati demek o acıları anlamak demek, yaşamak demek değil. Bakın 8 yaşındaki bir kız çocuğu vardı.  IŞİD teröristlerinin eline düşmüştü. Babası ve iki kardeşini öldürüyorlar. Annesinden koparıp, Musul’a götürüyorlar. Oradan da Rakka’ya. Ufacık kız çocuğunu tam 8 kere satmışlar.  65 yaşındaki adamlar kız çocuğuna yüzlerce kez tecavüz etmiş. Tüm bunları dinledim.  Ancak ben ne kadar iyi doktor olursam olayım asla onun tam olarak neler hissettiğini anlayamam Onun yerine yaşadıkları ile ilgili hayal gücümü zorlarsam, ben de hastalanırım. Oysa benim görevim yardım etmek. O kız çocuğunu Almanya’ya götürmek istedim. Gelip gelmek istemediğini sordum. Bana “Orada okul var mı?” diye sordu. “Ben de senin gibi  doktor olmak istiyorum, buraya gelip tıpkı senin gibi bende çocuklara yardım etmek istiyorum” dedi. O kız çocuğu bugün 12 yaşında.  Şu anda Almanya’da liseye gidiyor. Çok güzel Almanca konuşuyor. Onlar bunu başarıyorsa ben neden başaramayayım? Hepimiz yola devam etmekle yükümlüyüz!

IRAK’A DOĞRU

– Bu zorlu yolda anlaşılan mücadeleye devam…

JAN İLHAN KIZILHAN – Evet, aynen devam.  Kuzey Irak’a gidiyorum. 3 hafta Iboyunca Almanya’nın Baden Württemberg Eyaleti projesi olan Psikotravmatoloji Enstitüsü’nün öğrencilerine ders vereceğim, hastalarla ilgileneceğim. Iraklı gençler master programlarının dışından psikoterapi eğitimi de alıyorlar. Almanya’dan ve Amerika’dan profesörler enstitüye giderek dersler veriyor.  Dohuk şehrinde yaklaşık 300 bin mülteci 24 kampta kalıyor. Ve bizim masterlarını tamamlayan öğrencilerimiz  orada tedaviye başlamışlar.

Yaklaşık 1 milyon dolar tutarındaki ödül, Mukwege ve Murad’a 10 Aralık’ta Norveç’in başkenti Oslo’da takdim edilecek. Nadia Murad, Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmekten “büyük onur” duyduğunu söylemiş ve bu ödülü “tüm Iraklılar, Kürtler, azınlıklar ve dünyadaki cinsel şiddet mağdurlarıyla” paylaştığını açıklamıştı.

 

Jan İlhan Kızılhan kimdir?

Kürt asıllı Alman psikolog olan 51 yaşındaki Prof. Dr. Dr. Dr. Kızılhan, uluslararası alanda “Kültürlerarası Psikiyatri ve Travmatoloji” uzmanı olarak kabul ediliyor. 1973 yılında ailesiyle Almanya’ya yerleşen Jan İlhan, orta dereceli eğitiminden sonra 1988 ila 1993 yılları arasında Bochum Üniversitesi’nde Psikoloji ve Sosyoloji bölümünü okudu. Daha sonra ABD’ye gidip Washington Eyaletindeki Georgetown Üniversitesi’ndeöğrenim gördü ve eşzamanlı olarak Los Angeles’ta İnsan Hakları Hukuku Projesi’nde akademisyen yardımcı psikolog olarak çalıştı. 1999 yılında Konstanz Üniversitesinde “Magna cum laude” başlığıyla psikoloji doktorasını tamamladı. Tübingen Akademisi’nde (TAVT) “psikolojik psikoterapist” olarak mesleki eğitim aldı.

1999 yılından bu yana Jan İlhan uzman psikolog (Dipl.-Psychologe) olarak Michael-Balint-Klinik’te Bölüm Başkanı ve Königsfeld psikosomatik Kliniğinde Klinik İdarecisi olarak görevine devam ediyor. Kızılhan 2006’dan bu yana Freiburg Üniversitesi Psikoloji Enstitüsü Göç ve Rehabilitasyon Çalışma Grubu Proje Müdürü (Rehabilitasyon Psikolojisi),

Villingen-Schwenningen’de 2010 yılından bu yana Baden Württemberg Kooperatif Devlet Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak görev yapan Kızılhan 2013 yılından bu yana ise Ruh Sağlığı Bozuk Olanlarla ve Bağımlılarla Sosyal Çalışmalar Öğretim Dalı Başkanlığını sürdürüyor. Donaueschingen’deki Vogelsang MediClin Kliniği Transkültrel Psikosomatik Rehabilitasyon Bölümü sorumlusu olan Prof. Dr. Dr. Jan İlhan Kızılhan aynı zamanda editör ve yazar olarak da çalışmalarını sürdürüyor.