İlahiyatçı-yazar İhsan Eliaçık’tan Berlin bombardımanı

ALİ YILDIRIM

BERLİN – Federal Almanya’nın başkenti Berlin’de bir toplantı gerçekleştiren ilahiyatçı, müfessir, yazar Recep İhsan Eliaçık, Ankara’daki İslamcı iktidarı topa tuttu ve Almanya’daki Türk toplumunun kendisinde son derece duyarlı ve ilgili bir izlenim bıraktığını belirtti. CHP Berlin Birliği’nin davetlisi olarak pazar gecesi Tiyatrom’da dört saati aşkın bir süre çeşitli konularda konuşan, soruları yanıtlayan Eliaçık, birbirinden cüretli saptamalarıyla Berlinli Türklerin yoğun ilgisini çekti. Dönemin Başbakanı ve şimdiki AKP Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından mahkemeye verilen, davaları halen devam eden İhsan Eliaçık, konuşmaları sonrasında Almanya’da yayımlanan HAFTA.eu (www.hafta.eu) dergisinin sorularını yanıtladı.

  • Böyle yoğun bir ilgi bekliyor muydunuz Berlin’de?

İHSAN ELİAÇIK – Gayet güzel bir toplantı oldu. Sağ olsunlar, CHP Berlin Birliği beni çağırdı. Salon hınca hınç doluydu. Dört saat süren bir toplantı oldu. Büyük bir dikkatle dinlediler. Benim anlattığım konu daha çok din üzerine: Doğru din nedir? Bunu nasıl anlayacağız? Bunun yöntemi nedir? Mevcut din ile benim anlattıklarım arasında ne fark vardır? Bunu anlattım ve insanlar büyük bir dikkatle dinlediler ve sordukları soruları da buraya yazdım zaten. Hep doğru dinin ne olduğunu anlamak üzerine… Bu doğru dinin ne olduğunu merak üzerine sorulan sorular. İnsanlar inançlarını doğru bilgiler üzerine temellendirmek istiyorlar. Kandırılmak istemiyorlar. Yanlış bir şeye inanmak istemiyorlar. Dinlerinin, inançlarının temiz olduğunu düşünüyorlar ve bu temizliği kendilerine sunduğunuz zaman da büyük bir dikkatle dinliyorlar. Bu açıdan bence çok başarılı bir toplantı oldu. Hazırlayan herkese tekrar sizin aracılığınız ile teşekkür ediyorum.

BERLİN’DE BÜYÜK İLGİ: “ŞAŞIRDIM”

  • Türkiye’de de benzeri toplantılar yapıyorsunuz. Türkiye’deki dinleyicileriniz ile Avrupa’daki Türkleri kıyaslamanız mümkün mü?

İHSAN ELİAÇIK – Şimdi, bugünkü bu salonda bulunanları ben çok heyecanlı, pür dikkat dinleyen bir topluluk olarak gördüm. Bu kadar kalabalık, hınca hınç kapılardan taşarcasına bir topluluğa da ben aslında pek fazla hitabeden birisi değilim. Benim toplantılarımda daha çok böyle üç-dört tane sandalye boş kalır; ancak dolar yani. Ama bugün dolup taştı dışarılara kadar. Kenarlara falan oturanlar oldu. Dolayısıyla ben de şaşırdım. Bu kadar kalabalık beklemiyordum. Buradakileri daha meraklı, daha heyecanlı, daha ilgili gördüm. Türkiye’de yaşayanlardan ziyade, Türkiye’nin dışında olanlar Türkiye’yi daha çok merak ediyor. Daha çok takip ediyor haberleri falan. Ne oluyor, ne bitiyor, daha çok ilgili, daha çok yakından ilgili olmaya çalışıyorlar. Böyle bir fark var aralarında.

  • Dikkatimi çekti, sorularda da sorulmadı, sizin konuşma bölümünüzde de Fetullah konusuna hiç değinmediniz. Neden?

İHSAN ELİAÇIK – Yani soru soran olmadı. Soru soran olsa söylerdim ama olmadı, gerek de görmedim. Şimdi ben hükümet ile bunları aynı görüyorum. Kafa yapıları, dayandıkları dini kültür ve temel aynıdır. Bunlar gitse, onlar gelse, din namına yapacakları şey aynıdır. Ben eski İslam kültürünün kaynaklarıyla daha çok ilgilendiğim için, oraya yöneldiğim için, ikisini de aynı görüyorum. Zaten 11 yıl beraber iş yaptılar. Yıllar öncesinden ben şöyle söylemiştim: Cemaat taassuptan dolayı, hükümet de rant coşkusundan dolayı göçecek. Bunların mezarı, bunlar olacak demiştim. Taassup onlara darbe yaptırdı, darbe yapmaya kalkanlara alet oldu falan, neyse işte… Mevcut hükümet de zaten rant coşkusu olmasa, hükümeti yönetecek durumları yok. Onlar da işte Rıza Zarrab olayında da görüldüğü gibi, ellerine ayaklarına dolanacak yani.

ABD’DEKİ MAHKEME VE DİPLOMA: ÇOK YARA ALACAKLAR

  • Sizce nasıl bir sonuç çıkacak Amerika’daki mahkemeden?

İHSAN ELİAÇIK – Hükümetin başı ağrıyacak. Türkiye’nin başı ağrıyacak. Ve bundan dolayı çok yara alacaklar.

  • Bir konu da, uzun bir aradan sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu diploma konusunu tekrar gündeme getirdi. Siz o konuda ne düşünüyorsunuz? O konuyu hiç araştırdınız mı? Sizin kendi gözlemleriniz nedir? O durumu takip ettiniz mi?

İHSAN ELİAÇIK – Tabii takip ettim biraz. Bu konuda Ergün Poyraz’ın bir kitabı var, diploma üzerine. Orada çok şaşırtıcı deliller var. O kitaptan okuduğum kadarıyla, diploması yok, yani sahte bir diploma hazırlanmış, kendisine verilmiş, onunla cumhurbaşkanlığı müracaatında bulunmuş. O kitapta bu ayrıntılı bir şekilde yazıyor, oradan okuyabilirsiniz.

  • Onun dışında sizin tespitleriniz var mı?

İHSAN ELİAÇIK – Benim tespitlerim onlar ve diğerlerinden okuduğum kadarıyla, dedikleri doğru.

  • Peki bu durumda ne yapılabilir?

İHSAN ELİAÇIK – Şimdi, yapılacak hukuki işlemler var, ama o hukuki işlemleri yürürlüğe koyacak ne Anayasa Mahkemesi kaldı, ne savcı kaldı, ne de hâkim kaldı. Yani nitelikli dolandırıcılıktan cumhurbaşkanlığının düşürülmesi lazım, yanlış beyanat vermekten.

  • Bunu dini açıdan yorumlarsanız, az önce konuşmanız sırasında “Kuran’da adam öldürmenin, hırsızlık yapmanın, iftira atmanın, bir de zina etmenin yani tecavüz etmenin cezalandırılmasına yönelik hükümler vardır. Sadece bu dördü hakkında ceza vardır Kuran’da, başka hiçbir şeye yönelik ceza yoktur. Bunlar da zaten evrenseldir” dediniz, hangisine girer bu durum?

İHSAN ELİAÇIK – Hırsızlığa girer. Tabii, nitelikli hırsızlığa girer. Çünkü, yanlış beyanda bulunarak bir makamı elde ediyorsunuz. Hakkınız olmadığı halde ele geçirmiş oluyorsunuz; dolandırmış, insanları kandırmış, yalan söylemiş oluyorsunuz. Büyük günah yani bunlar Kuran açısından.

KENDİ KENDİLERİNİ MAHKEMEYE VERSİNLER

  • Buradan bir çağrı yapmak ister misiniz?

İHSAN ELİAÇIK – Şimdi ben sadece onunla ilgili değil, bu Fetullah grubu, FETÖ dedikleri grup ile ilgili ben çok çağrıda bulundum. Dedim ki: Gidin üzerinizdeki lekeyi temizleyin. On bir yıl ortaklık yaptınız. Savcılıklara müracaatta bulunarak, kendinizi FETÖ’den ihbar edin. Araştırma talebinde bulunun. Deyin ki: “Biz bu FETÖ’yü memleketin başına bela ettik mi, etmedik mi? Bundan dolayı devleti, milleti, ülkeyi zarara soktuk mu, sokmadık mı? Bunun araştırılması için kendimizi ihbar ediyoruz.” Aynı şekilde, mevcut Cumhurbaşkanı da, bu mevcut diploma tartışmalarından dolayı kendini ihbar etmelidir. Mahkemeye vermelidir. Araştırılsın, ortaya çıksın demelidir. Eğer güvendiği bir şey varsa, zaten merak etmesin, gerçek eninde sonunda ortaya çıkar.

  • Benim buradan takip edebildiğim, en son rektöre çağrıda bulundu “Çıkarın arşivden şu diplomayı” dedi.

İHSAN ELİAÇIK – Evet, öyle çağrıda bulundu ama, öyle olmaz. Mahkeme olması lazım. Birisinin insanları kandırdığı dolayısıyla mahkemeye vermesi, bunun mahkemeye intikal etmesi, tarafların hayatlarının, delillerin orada tartışılması lazım. Uzaktan uzağa çağrı yapmakla olmaz bu iş. Bunun bir mahkeme süreci lazım. 17-25 Aralık ile ilgili bir mahkeme süreci yok. Roboski’de, Kurudere’de ölenler için mahkeme süreci yok. “Camide içki içtiler, başörtülü bacımı sürüklediler” dedi Gezi’de, bununla ilgili mahkeme süreci yok. Bir sürü insanlara iftira attı, onları çapulcu yerine koydu. Camide içki içmekle, başörtülü süründürmekle itham etti. Onla ilgili yok. Cizre’de, Silopi’de, bodrumda ölümlerle ilgili bir sürü mahkemelik olaylar oldu, onlarla ilgili hiç bir süreç işlemiyor. Diploma ile ilgili hiçbir süreç işlemiyor. FETÖ ile ilgili hiçbir süreç işlemiyor. Hepsini durdurdular. Halbuki bunların hepsi mahkemelik olaylar…