Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu: “Bunlara kapı açılmasına hiç şaşırmadım”

IŞIN TOYMAZ

STUTTGART – Hablemitoğlu Ankara Enstitüsü’nün Kurucu Direktörü ve Kıbrıs Lefke Avrupa Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu,Stuttgart Turkuaz’ın düzenlediği bir konserin onur konuğu olarak geldiği  Stuttgart kentinde sorularımızı yanıtladı.Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, Almanya’nın Fetö konusundaki tutumunun kendisi için şaşırtıcı olmadığına dikkat çekti.

Türkiye’de yolsuzluklar, yabancı vakıflar üzerine çalışmaları ve FETÖ ile ilgili araştırmalarıyla tanınan ve bundan 15 yıl önce yani  18 Aralık 2002’de  evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, 15 temmuz sonrası Almanya’nın ülkeye sığınan ve Fetöcü olduğu şüphesi ile aranan bazı diplomatlar, siyasiler, askerler ve biliminsanlarına kapılarını açmasını eleştirerek “Hiç şaşırmadım” dedi.

İşte Şengül Hoca’nın anlattıkları:

  • Alman vakıfları üzerine çalışmaları ve Fetö araştırmaları ile tanınan eşiniz bundan 15 yıl önce silahlı bir suikast sonucu aramızdan ayrılmıştı. Fetöcü şüphesi ile aranan yargı, basın, ordu, akademi mensuplarına kapıları açan Almanya’ya duyduğunuz sempati ve güven zedeleniyor mu?

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU – Aslında Almanya’nın bu tutumu beni şaşırtmıyor. Benzeri tavrı başka örgüt üyeleri için de sergilemişti. Çok da ilgilenmiyorum açıkçası. Siyaset hele de uluslararası siyaset hiç ilgimi çekmiyor.

“HİÇ BU KADAR SORGULANMAMIŞTIM”

  • Türkiye-Almanya ilişkileri son dönemde tam bir stres testinden geçiyor. Siz de çeşitli toplantılara, konferanslar dolayısıyla Almanya’ya çok sık gidip gelen biri olarak, tırmanan bu gerginliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU – Dediğim gibi sadece ülkeye giriş çıkış yapan biri olarak bunu yorumlayabilirim. Siyaseten bir şey söyleyemem. Vizesiz yeşil pasaportla Almanya’ya giren biri olarak hiç bu kadar sorgulanmamıştım pasaport kontrolünde…

  • O kara güne dönersek, bugün baktığınızda, o gün asla yapmayacağınız şeyler var mı? Pişmanlıklarınız söz konusu mu?

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU – Esasında o günü yeniden anlatmayı istemem, ancak evimizin önünde ben ve çocuklarımız evde akşam yemeğine beklerken, evine dönmeye çalışan bir baba, bir eş pusu kurularak öldürüldü. Bugün anlatmam gerektiğinde kısaca böyle söylüyorum. Bugün baktığımda yapmaktan pişman olduğum şey, olay gecesi ve olaydan sonra bir kaç kez emniyete gidip zaman geçirmiş olmak. Hele de bugün geldiğimiz noktada, bunun ne denli anlamsız olduğunu daha iyi anladıktan sonra iyice pişman oldum…

  • Ertesi gün suikastın manşetlere taşınış şeklini nasıl değerlendiriyorsunuz?

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU – Son derece kötü, zerre insani değil. Umursamaz ve haince. Daha kötü şeyler söylemekten korkuyorum burada susayım.

  • Hablemitoğlu suikastının aydınlığa kavuşacağına inanıyor musunuz?

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU – Buna dair bütün girişimlerimiz sonuçsuz kaldı. Ve hâlâ da bir yol alınabileceğine inanmıyorum…

“HER İLİŞKİ AYRILIK YA DA ÖLÜMLE SONUÇLANIR”

  • Kendinizi yalnız hissediyor musunuz? Yas tutmak bir ömür mü sürer?

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU – Yalnızlık çok göreceli bir durum. İnsanın algısı ile ilişkili ben hem çok kalabalıklar içinde hem de yalnız yaşayan biriyim. Yalnızlığımı seviyorum ve kendimle zaman geçirmenin değeri en az sevdiklerimle birlikte olmak kadar büyük.

Yas bir ömür sürebilir tabii, yas tutmak kişiye özel bir duygu durumu. Bu nedenle süresi kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Ölümlerin, kayıpların şekli bile bu süreyi etkiliyor. Yas, bir kayıp yaşadığımızda ya da kayıp tehdidi sonrası başlayan kişinin sosyal, duygusal, fiziksel ve  ekonomik durumunu etkileyen bir süreç. Duygulara bağlı bir değişim. Biliyoruz ki, her ilişki, ayrılık ya da ölüm ile sonuçlanır. Dolayısıyla her insan yaşamı boyunca kayıplarla ve doğal olarak yasla karşı karşıya kalır.

“YASLA YAŞAMAYI ÖĞRENDİM”

  • Yas Danışmanlığı da yapıyorsunuz. O kara gün hafızanızda hala canlı mı? Ya da nasıl sakin kalmayı başarabiliyorsunuz?

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU – Ben hayatımın 10 yılını o günü ve Necip’i yerde bulduğum o anı her dakika düşünerek geçirdim. O anın görüntüleri ile uyumaya çalıştım. Sonra bir gün nasıl başa çıkmam  gerektiğini öğrenmeye karar verdim. Yas ve travma ile mücadele edebilmek için sertifika eğitimlerine katıldım.  Öğrendim yasla, acıyla yaşamayı…

  • “Keşkelerle” dolu bir hayat mı sürüyorsunuz?

ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU – Keşkelerle yaşayan biri olmadım hiç. Keşke diyeceğim bir şey yok yaşamımda, belki “daha” diyebilirim çalışmak, üretmek, anlatmak ve yazmak için, ancak “keşke” demiyorum. Keşke, pişmanlık anlatan bir sözcük, sanırım Tanrı’nın şanslı bir kuluyum, yaşamın keşkeye dönüşebilecek her şeyini alıp kabul ettim ben.

  • Kitap yazıyorsunuz. Yas Danışmanlığını sürdürüyorsunuz. Tam da istediğiniz bir noktada mısınız?

Bugün öyle bir yerdeyim ki, artık istemediğim hiçbir işi yapmıyorum. İşini aşkla yapan biri olarak sevdiğim işi yapmaya devam ediyorum. Yaşamımın her anı değerli, çalışırken daha da değerli.